Açık konuşacağım…
Bugün Kurban Bayramı’ydı.
Ev, aile, kalabalık, çocuk sesleri, birbirini tekrar eden cümleler…
“Bayramın mübarek olsun.”
“Bir çay daha iç.”
“Çok zayıflamışsın oğlum.”

Ama ben…
O sandalyede otururken başka bir şeyi hayal ediyordum.
Beni kucağına alıp dilini boynuma süren bir kadını.
Tırnaklarıyla sırtımı çizen, dudaklarını dudağımdan çekmeyen bir kadını.
O an ayağa kalktım.
Telefonumu cebime koydum ve “bir arkadaşımı görüp geleceğim” dedim.
Herkes bayramlaşmaya devam ederken ben arabaya atlayıp Sapanca’ya yöneldim.
Yolda, daha sabah giydiğim gömleğin altındaki tenimde bir yanma vardı.
İçimde bastıramadığım o hayvanı bu bayram ben kesecektim.
Ama yalnız değil…
Bir kadınla.
Bir sapanca escort ile.
Adı Gizem’di.
Aradığımda sesi yumuşak ama çok netti:
“Bayramsa, bayramı hissettireyim.”
Sadece bu cümleyle beni aldı.
20 dakika sonra, Pyramid Sapanca’nın jakuzili odasında buluşmak üzere anlaştık.
Otele vardığımda kalbim atıyordu.
Bu bir sevişme değildi.
Bu, içimde biriken tüm duyguların dışarı fırlayışıydı.
Açlık gibi.
Hırs gibi.
Utançsız ve cesur.
Kapıyı açtım.
Karşımda beyaz dantelli vücudu saran, altı tamamen çıplak bir kadın duruyordu.
Sadece topuklu ayakkabılar, bir de gözleri.
O gözlerde bir şey vardı…
“Sana bayramı başka şekilde yaşatacağım” diyordu.
İçeri girmemle birlikte üzerime çullandı.
Dudaklarımız kilitlendi, elleri kemerime yapıştı.
Sanki saatlerdir beni bekliyormuş gibi, titreyen parmaklarla pantolonumu indirdi.
Ben hâlâ ayaktaydım, ama bacaklarım çözülmüştü.
O kadar istekliydi ki, karşı koymam mümkün değildi.
Diz çöktü.
Ve bana bakarak ağzına aldı.
Yavaşça, önce dil ucuyla, sonra tamamen…
Ben başımı arkaya attım.
Gözlerimi kapatmak istedim ama o izin vermedi:
“Bana bak. Bayramlık hediyeni izleyerek alacaksın.”
O kadar derine indi ki, tüm vücudum kasıldı.
Ama bırakmadı.
Ağzının içindeki ıslaklık, dudaklarının arasındaki baskı, dilinin hafif hareketleriyle…
Boşalmak üzereydim.
Ama saçlarımdan tutup “henüz değil” dedi.
“Beni hissetmeden boşalma.”
Yatağa itti beni.
Üzerime çıktı.
Göğüsleri avuçlarımda, kalçası kasıklarıma sürtünüyordu.
Ama içine girmeme hâlâ izin vermedi.
İşkence gibiydi.
Tatlı, tatlı acıtan bir işkence.
Sonra kendi kendini benim üzerimde yerleştirdi.
Ve beni bir anda içine aldı.
Islak, sıcak ve sarmalayan bir yerdi orası.
İlk hareketiyle birlikte “bugün sadece senin değil, benim de bayramım” dedi.
Ve o an…
Kendimi bıraktım.
Ama durmadı.
İkinci kez başladı.
Bu sefer ters döndü.
Kalçalarını benim kucağıma yasladı.
Ben arkasından girdim.
İnliyordu.
Tırnaklarıyla yastığı yırtıyordu.
Ve ben boşalırken o hâlâ “devam” diyordu.
Jakuzide devam ettik.
Su sesinin altında vücudumun her yerini yaladı.
Ardından kucağıma oturdu.
Göğsünü ağzıma bastırdı.
Sırtını arkaya doğru eğdi.
Ve birlikte, aynı anda…
Bayramın zirvesine ulaştık.
Sonrası sessizlikti.
Göğsüne yaslandım.
O saçlarımı okşarken, ben düşünüyordum:
Aile, kalabalık, yük, gelenek…
Hiçbiri bu gece gibi gerçek değildi.
Ben kaçtım.
Ama ona sığınarak.
Ve bir sapanca escort kadının ellerinde hem delirdim, hem arındım.
Sabah beni uğurlarken sadece şunu dedi:
“Bir gün bu geceyi gerçekten unutmak istersen… tekrar gel.”