O günü asla unutamam. Başta bir kitap kulübü sohbeti gibi başladı her şey. Sapanca’da sessiz bir tatil hayal etmiştim. Şehirden kaçmak, göl kenarında birkaç kitap devirmek, belki yalnızlığımı bir iki kahveyle yumuşatmak… Oysa kaldığım butik otelin lobisinde bir kadına rastladım. Elinde Stefan Zweig’in “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” kitabı vardı. Siyah çerçeveli gözlükleri, hafifçe toplanmış saçları ve üzerindeki salaş bohem elbisesiyle… Tanımadığım bir tür çekicilik taşıyordu.
“Bu kitabı sadece çok içi yanmış kadınlar seçer,” dedim. Başını kaldırdı, gözlüklerinin ardından gözlerini kıstı.
“Yanmayı bırakalı uzun zaman oldu. Şimdi sadece küllerimle oynuyorum.”

İsmim Emir, dedim. O elini uzattı.
“Ben Dilruba.”
İlk çarpılma, tam da orada oldu.
Duruşu Masum, Sözleri Yasaktı
Birlikte aynı masaya oturduk. Kitap sohbeti, kısa sürede tutkunun harflerine dönüştü. O konuşurken vurguları, kelime seçimleri, sesinin titreyen yerleri beni büyülüyordu. Ama bir noktada dilindeki masumiyet çatladı.
“Ben aynı zamanda bağımsız çalışıyorum,” dedi.
“Yani?”
“Yani… Sapanca escort .”
Bunu öyle bir sakinlikle söyledi ki, elimdeki çay fincanını yavaşça bıraktım.
“Edebiyat öğretmeni gibi konuşuyorsun ama…”
Kıkırdadı.
“Yataktaki fantezi kraliçesi olduğumu bilsen, daha da şaşırırsın.”
Odaya Dönüş – Maskeler Yavaşça Düşerken
Birlikte odama çıktık. Giriş katındaki taş duvarlı bungalovdu. İçeri girer girmez ayakkabılarını çıkarıp çıplak ayakla parkelerde yürüdü. Gözlüklerini çıkardı, saçlarını çözdü. İçindeki kadını serbest bırakıyordu.
“Şimdi kitabı kapatıyoruz Emir,” dedi.
“Bu gece yazılacak olan seninle benim hikâyem olacak.”
Ben hâlâ şaşkınken o çoktan üzerindeki elbiseyi yavaşça sıyırmaya başlamıştı. İç çamaşırı yoktu. Göğüsleri dolgun, memelerinin ucu kalkıktı. Kalçası hafif sallanıyordu. Vücudu kitaplarda betimlenen karakterler kadar mükemmeldi.
Diz Çöküş ve Dönüşüm Başlıyor
Yatağın kenarına geldi. Gözlerimi kapattı ve “şimdi sadece hisset” dedi. Göğsüme oturdu, dudaklarını boynuma yasladı. Parmakları göğüs çizgimde dans ederken, ağzını kasık çizgime indirdi. Öyle yavaş, öyle bilinçli hareket ediyordu ki, bedenim onu bir senfoni gibi takip ediyordu.
Sonra…
Hiç beklemediğim bir anda ellerimi bağladı.
“Edebiyat kadınları bazen kontrolü sever Emir” dedi.
Ben daha itiraz edemeden bir fantezi gecesinin ortasındaydım. Bağlıydım. Yalnızca Dilruba’nın diline, nefesine ve zevk oyunlarına teslim olmuştum.
Pozisyonlar, Roller, Ruhlar Karışıyor
Beni önce kendi üzerine aldı. Kalçalarıyla bastırıyor, her inişinde nefesimi kesiyordu.
“Senin içindeki hayvanı görmek istiyorum,” dediğinde, zincirlerimi kırmak ister gibi bedenim kasıldı.
Bir süre sonra ellerimi çözdü, “şimdi sen yaz hikâyeyi” dedi.
Onu yatağa yatırdım. Ayak bileklerinden tutarak bacaklarını iki yana ayırdım. Dilimle önce iç dudaklarını yaladım. Klitorisini emdiğimde inlemeye başladı. 69’a geçtiğimizde o anladım ki, kadınlar sadece alınan değil, veren de olabilir. Ve Dilruba, her şeyiyle veriyordu.
Anal Yok Ama Her Şeyin Sınırındaydı
Sorduğumda net bir şekilde söyledi: “Anal yok Emir ama her pozisyonu seninle deneyebilirim. Yeter ki beni iste.”
Ve sonra öyle bir an geldi ki… ben bile kim olduğumu unuttum. Onun sırtına uzandım, göğsüne dudaklarımı bastırırken, elimle tenini tırmaladım. Beni her harekette daha çok içine alıyor, her seferinde daha derine çekiyordu. Gecenin yarısında, yatağın başlığını duvara vuracak kadar sert bir ritme girmiştik.
Sabah – Sessiz, Ama Derin Bir Boşluk
Sabah gözümü açtığımda o banyodaydı. Yalnızca havluya sarınmıştı. Yüzüme baktı.
“İyi yazabildik mi sence?” diye sordu.
Gülümsedim.
“Böyle bir kitabı her gece yeniden yazmak isterim.”
Giyindi, saçlarını topladı, tekrar gözlüğünü taktı.
“Şimdi Dilruba gitti. Yine Sapanca’da bir yerde kitap okuyor olabilir. Ama geceleri… kim bilir.”
Kapıdan çıkmadan dönüp bir kez daha baktı:
“Bir sonraki fantezi için farklı bir son düşünüyorum. Hazır ol.”