Ben Ela. Uzun zamandır Sapanca’da yaşıyorum. Sessizliğin içinde çığlık gibi gelen arzularla yan yana yaşadığım bir hayatım var.
Sakarya escort kendimi tanımladığımda insanlar çoğu şeyi yanlış anlıyor.
Ben beden satan biri değilim.
Ben… tutkuların yolunu açan, zevk perdesini aralayan bir rehberim.
Ve o gece… bunu gerçekten anlayan biriyle tanıştım.

Telefonum sessizdi ama içim gürültülüydü.
O akşam siteden gelen mesajı okuduğumda içimden bir sıcaklık geçti:
“Sapanca’da bungalovdayım. Ateş, şarap ve sen… Geriye kalan her şeyi unutalım.”
Adını söylemedi.
Ben de sormadım.
Sadece arabaya atladım.
Giydiğim tek şey siyah transparan bir elbiseydi.
İçine sütyen bile giymedim.
Çünkü bu gece… ten konuşacaktı.
Bungalovun kapısını çaldığımda içeriden yumuşak bir jazz melodisi yükseliyordu.
Kapıyı açtığında göz göze geldik.
Gözleri, benliğimin içine bir hançer gibi saplandı.
“O kadar güzelsin ki, seni yakmak istemem…” dedi.
“Zaten ateşe geldim,” diye fısıldadım.
Şömine yanıyordu.
Şarap hazırdı.
Ama biz içmeden önce… birbirimizi içecektik.
Elbisemin iplerini çözerken beni durdurdu.
“Hayır… bunu ben yapacağım.”
Parmaklarıyla omzumdan aşağı doğru indi.
Dantelin tenimden kayışı bile tahrik ediciydi.
Göğüslerim açığa çıktığında dudaklarını bastırdı.
Sert değildi.
Ama suskunluğumu yaladı.
Yere serilen battaniyeye yatırıldım.
Alevlerin titrek ışığında vücudum parlıyordu.
“Senin tenin… Sapanca Gölü kadar duru ama içi karanlık,” dedi.
Gülümsedim.
“Beni içmeye cesaretin var mı peki?”
Ve içti.
Dilini kasıklarıma doğru gezdirdiğinde nefesim kesildi.
Sadece oral seks yapmıyordu.
Sanki orada bir sırrı açığa çıkarıyor gibiydi.
Bedenimin tepkilerine bakıyordu.
Nerede titredim, nerede çırpındım, nerede iç çektim… hepsini ezberledi
Parmaklarımla saçlarını kavradım.
Başını daha da bastırdım.
Ve o an… ilk boşalmam geldi.
Şömineyi bastıran bir inilti…
Doğanın sessizliğini delen bir kadın sesi…
Ama gece daha bitmemişti.
Onu üstüme çektim.
Kondomu cebinden çıkarıp taktı.
“İzin verir misin?” dedi.
“Sen değil,” dedim.
“Ben bineceğim.”
Onun üzerine oturduğumda zevkin tanımını yeniden yazdık.
Kalçamı daireler halinde oynatırken, ellerim göğsünde dolaşıyordu.
Onu izliyordum.
O ise sadece susuyordu.
Sanki konuşmak zevki bozacaktı.
Hızlandım.
Kalçalarım çarptığında çıkardığı ses…
Başını geriye attığında alnından dökülen ter…
Ve sonunda, elleriyle kalçamı sıkarken boşalması…
O an şöminenin ışığında sadece bir beden değil, bir ritüel vardı.
Uyandığında ben çoktan gitmiştim.
Yanına bıraktığım notta sadece şunlar yazıyordu:
“Ela ile bir gece geçirmek…
Sana seks değil, bir arınma sunar.
Eğer tekrar istersen, aynı yer, aynı ateş… ama başka bir Ela bulamazsın.”